salom_tevrat_muharref_manset_yeni_1

-ÖZEL DOSYA- ŞALOM’DA TEVRAT’IN MUHARREF OLDUĞU YAZILDI!

MUSTAFA AYDIN

DOSYATV / ÖZEL DOSYA

Türkiye Yahudi cemaatinin yayın organı Şalom’da Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat’ın muharref olduğu yazıldı. Yusuf Besalel imzalı yazı açıkça belirtilmese de İsrail’de yayınlanan Haaretz gazetesinde Elon Gilad imzasıyla yayınlanan “İbrani Kutsal Kitabı´nın neleri içereceğine kimler karar verdi?” yazısının bire bir aynısı. Yani açıkçası “intihal”.

Haaretz, İsrail’de solcu-sosyalist-laik-seküler Yahudilerin gazetesi olarak biliniyor. Orada yayınlanmış ve Tevrat’ın “orijinalliğini” sorgulayan ve “vahye” değil bir takım “yazıcı-kâtip”lerin ürünü olduğunu ileri süren makalenin Şalom’da aynen yayınlanması dikkat çekti.

Yahudi tarihi konusundaki çalışmalarıyla bilinen Yusuf Besalel aslında bir kimyacı ve aynı zamanda iktisatçı. Türkiye’de uzun yıllar artık “faktoring” diye kibarca ifade edilmeye başlanan “finans” işiyle uğraşan, Ladino dilinde, “rompercilik” denen işi yapan bir isim.

Tevrat’ın “orijinal vahiy değil, kâtiplerin oluşturduğu bir metin” olduğu ve yüz yıllar içinde son halini aldığı; yani muharref olduğu iddiası Yahudi inancı dışındaki bir kişi tarafından dile getirildiğinde bu hemen Yahudiler tarafından “anti-semitizm” olarak değerlendiriliyor. Ancak böylesine önemli bir iddia Türkiye Yahudi cemaatinin gazetesinde yer alabildi. Türkiye Hahambaşılığı’nın ve Şalom’da her hafta “haftanın peraşa”sını hazırlayan “haham”ların buna nasıl cevap vereceği merak konusu.

TEVRAT’IN OLUŞTURULUŞ SERÜVENİ

Günümüze ulaşan “Tevrat”, 24 ayrı kitapçıktan oluşuyor. Yahudi inancına göre, ilk 5 kitabın vahiy kaynaklı olduğu düşünülüyor. Ancak, Şalom’da yayınlanan yazıda ilk 5 kitabın da vahiy kaynaklı olmadığı belirtiliyor. Ki, böyle düşünmek hahamlara göre “küfür”.

Yazıda, “İbrani Kutsal Kitabı Yahudi dini inancına mensup kişiler için kutsal olarak kabul edilen 24 temel kitaptan oluşuyor. Ancak bu derleme nasıl vücut bulmuş, Kutsal Kitab’a dâhil edilecek ve edilmeyecek kitaplar hakkında kim karar vermişti?” sorusu soruluyor.

Tevrat, şu 5 kitaptan oluşuyor: Tekvin (Bereşit / Yaratılış), Çıkış (Şemot /Mısır’dan Çıkış), Levililer (Vayikra), Sayılar (Bamidbar) ve Tesniye (Dıvarim/Yasa’nın Tekrarı).

Şalom’daki yazıda, Tevrat’ın (Tora: Öğreti-Gelenek) zaman içinde bir takım “kâtipler-yazıcılar” eliyle oluştuğu şu ifadelerle anlatılıyor:

İbrani Kutsal Kitabı‘nın nihai 24 kitaplık derlemesi yüzyıllarca sürdü, ancak Josephus Flavius’un döneminden hayli sonra tamamlanmıştır.

‘Kanonizasyon’ veya derleme olarak bilinen bu işler ne birden bire cereyan etmiş, ne de büyük bir konsey toplantısında gerçekleşmiştir. Bu olay, safhalar halinde gerçekleşmişti. Bunlar, Kutsal Kitap’ın başlıca üç bölümüne tekabül eder ve bunların arasında en azından bazı metinler hararetle tartışılmıştır.

İlk aşama, Tora (öğreti)’nın beş kitaplık bölümünü idrak etti. Bundan sonradır ki, sekiz kitaplık ‘Peygamberler’ adındaki ikinci bölüm oluşturuldu. Sonra da ‘Yazılar’ (Ketuvim) bölümü meydana geldi; bu şekilde 24 kitaptan oluşan bugünkü Kutsal Kitap doğdu.

“TEVRAT “ORİJİNAL VAHİY” DEĞİL, ASIRLAR BOYUNCA BU HALİNE KAVUŞTU”

Besalel’in yazısında (daha doğrusu aynen “aldığı” Elon Gilad’ın Haaretz’deki makalesinde) Tevrat’ın birkaç kişi tarafından farklı zamanlarda yazıldığı ve aralarında tezat bulunduğu belirtiliyor:

Asırlardan beri Yahudi inancı, Tora’nın Hz. Musa tarafından yazılmış olduğu doğrultusunda oluşmuştur. Talmud da, aynı şeyi söylemektedir. Ancak Hz. Musa’nın tarihselliğini bir kenara bırakacak olursak da, Tora’nın tek bir kişi tarafından yazıldığını iddia etmek güçtür. Çünkü metinlerde değişik edebi stiller ve lisanlar kullanılmış ve aralarında tezatlar bulunmaktadır. Muhtemelen Tora, daha önceleri mevcut olan ve zaman içerisinde yitirilen kitapların oluşumudur. Din bilginleri açısından ise bu kişiler, kitapların günümüze nasıl ulaştığı hususunda belirli bir noktada birleşememekle beraber, hepsi bu işin uzun yıllar aldığı, birçok yazar ve yönetmenle gerçekleştiği konusunda mutabıktır. Bu derlemenin önemli bir aşaması, MÖ 7. yüzyılda Yehuda Kralı Yoşiya‘nın hükümdarlığı esnasında yer almış olmalıdır. 2. Krallar 22’de, Mâbet’te tadilatlar esnasında, şans eseri ‘bir yasa kitabı’ bulunduğunun öyküsüne rastlamaktayız. Yoşiya’nın krallığı esnasında muhtemelen yazılmış bu anlatıya göre de, bildiğimiz haliyle Tora’nın henüz mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Bulunduğu iddia edilen (fakat büyük bir olasılıkla Yoşiya’nın kendi yazıcıları tarafından yazılmış) Kitap’ın içeriklerinin o dönemde bilinmediği açıktır. Çünkü Yoşiya, bunun muhteviyatının, krallığındaki din reformunda kullanmak için bir güdü oluştuğunu iddia etmiştir. 

[…] Tevrat’ın Yoşiya döneminde keşfedildiği zaman yaratmış olduğu şaşkınlık, Ezra zamanında da geçerlidir. Kitabın içeriğinin halka açıklanması gerektiği söz konusuydu ve halk bundan yaklaşmakta olan Sukot Bayramı için çadırlar inşa etmeleri gerektiğini öğrenmiş oldu. Anlaşıldığı kadarıyla, Ezra tarafından halka okunan Tora, Yeruşalayim’in sakinleri tarafından bilinmiyordu ve Ezra bunu Yeruşalayim’den getirmiş olmalıydı.

Her ne kadar bu durum, Tora’nın Babil Sürgünü süreci zarfında tanzim edildiğini çağrıştırıyorsa da, mevcut metinlerin sürgünden evvel de yazılmış olduğu olasılığı bâkidir ve birçok bilim insanı, bu şekilde düşünür.

Tora’ya başka metinlerin de eklendiği varsayılmakta ve Yom Kipur’u tarif eden bölüm gibi metinlerin müteakip yıllarda kaleme alındığı olasılığının güçlü olduğu belirtilir.

Ancak bu süreç, Ezra’nın Yeruşalayim’e gelmesiyle beraber noktalanmış olsa gerektir. Bu şu şekilde tahmin edilmekte: Ezra’nın Yeruşalayim’e gelişinde Yehudalılar ile Sameriler arasında bir bölünme mevcuttu. Ancak her iki toplumun da günümüzde Tora’sı aynı olduğundan, bu iki toplumun kendi değişik inanç yönlerine sapmadan, Tora’nın günümüzdeki şeklini aldığını kabul edebiliriz.

Bu durumda da Tora’nın derleme sürecinin, MÖ 7. yüzyılın ortalarında başladığını ve MÖ 4. yüzyılın içinde bittiğini söyleyebiliriz.

HAHAMLARA GÖRE TEVRAT’IN VAHİY OLMADIĞINI SÖYLEMEK “KÜFÜR”

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde Tevrat’ın vahiy kaynaklı olduğuna dair inancın Yahudi hahamlar arasında “dogma” olduğu belirtiliyor. Bunu reddedenin, hatta bir harfinin bile değiştiğini ileri sürenin “kâfir” olarak değerlendirildiği belirtiliyor. İşte ilgili bölüm:

Tevrat’ın baştan sona bütün harf ve kelimeleriyle vahiyye dayandığı inancı klasik Yahudiliğin temel dogmalarındandır. Rabinik/Hahamlar geleneği kaynaklarından Mişna’da Tevrat’ın vahiy mahsulü olduğunu inkâr edenin âhirette yerinin bulunmayacağı belirtilmiştir. (Sanhedrin, X/1). Saadiya Gaon, Tevrat’ın ilâhîliğini temel dogma saymıştır (The Book of Beliefs and Opinions, s. 335 [IX/4]). XII. yüzyılda İbn Meymûn tarafından teşkil edilen ve Ortodoks yahudilerinin âmentüsü kabul edilen on üç maddelik iman esaslarının sekizincisinde bugün yahudilerin elindeki Tevrat’ın Hz. Mûsâ’ya indirilen Tevrat olduğu vurgulanmıştır. İbn Meymûn’a göre mevcut Tevrat’ın her sözü Tanrı’ya aittir. Tevrat’ın tefsiri mahiyetindeki sözlü Tevrat da Tanrı’dan gelmiştir. Tevrat’ta vahye dayanmayan kelâmın bulunduğunu söyleyen kimse kâfirdir (Selections from the Arabic, s. 35-36). XIV. yüzyılda yaşayan Karaim Haham Yisrael ben Samuel Ha-Magribî, Karâîler için tesbit ettiği iman esaslarında benzer ifadelere yer vermiştir. Ona göre Tanrı Tevrat’ı aracısız olarak Mûsâ’ya kelime kelime yazdırmıştır. Tevrat bütün yönleriyle sahihtir; onda hiçbir çelişki yoktur ve olduğundan şüphe edilemez. O neshedilmeyecek ve değiştirilmeyecektir. Onun senedi kesintisiz ve sahihtir (Halkin, s. 151-152).

Yusuf Besalel’in yazısının tamamı için tıklayınız.

Bu yazının asıl kaynağı olan 27 Mayıs 2019 tarihli Haaretz’deki yazının tamamı için tıklayınız.

YAYINIMIZ ÜZERİNE YUSUF BESALEL’İN YAZISI YAYINDAN KALDIRILDI