ayasofya_sofya_chp_kilise_manset_1

AYASOFYA’YI KAPATMA KARARI ALINAN SOFYA’DAKİ TOPLANTIYA KATILAN CHP’Lİ VEKİL AÇIKLANMALI

Türkiye gazetesi yazarı Yücel Koç, 1934’te Ayasofya’nın camilikten çıkarılıp minareleri de yıkılarak müze haline getirilmesine karar verilen Sofya’daki toplantıyı yazdı. O toplantıya katılan CHP’li ismin bugüne kadar ifşa edilmediğini vurgulayan Koç, Sofya’da yapılan “Bizans Âsârını İhya Kongresi’nde Ayasofya’nın minarelerinin de yıkılmasının kararlaştırıldığını ancak buna cesaret edemediklerini yazdı.

***

Ayasofya ihanetine aracılık eden CHP’li vekil…

Dile kolay, 85 yıllık bir millî dava…

Aslında gereken sadece bir imza!

Lakin olmamış…

Hep istenmiş, kimsenin gücü yetmemiş.

Demek ki, kolay iş değilmiş.

***

Eski Türkiye’yi bir nane zannedenler için şu bile bir büyük ibret.

Yok turist gelmez, yok bilmem kimle aramız bozulur lafları, uşaklığa boyun eğenlerin serzenişleri aslında.

Peki “Türkiye Ayasofya’yı açabilecek güce kavuştu mu?” derseniz…

Acı bir soru ama cevabını göreceğiz yakında.

Danıştay’ın 15 gün içinde Ayasofya kararını açıklamasını bekliyoruz.

Aslında sinyali verdiler “Karar Cumhurbaşkanının” dediler.

Danıştay Savcısının hukuki gerekçesi “Geçmişte müzeye dönüştürülmesi Bakanlar Kurulu kararı ile olduğu için Ayasofya’yı açmak yine Bakanlar Kurulunun yani Cumhurbaşkanının yetkisinde.”

İşin aslı şu; bu kararın siyasi sonuçları olacak.

Bedelini ‘lider’ ödeyecek.

Kararı da o verecek.

***

Cumhurbaşkanı’nın ABD, Yunanistan ve Rusya’dan gelen ‘müze olarak kalsın’ telkinlerine verdiği “Bunlar bizim egemenlik haklarımıza saldırıdır” cevabı yaklaşan müjdenin habercisi gibi.

Türkiye’yi bölmeyi ve İstanbul’u Anadolu’dan koparmayı amaçlayan 15 Temmuz işgal girişimine karşı verdiğimiz en net karşılık, hem de bu büyük ihanetin dördüncü yıl dönümünde Ayasofya’yı yeniden ibadete açmamız olacak.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın itirazına karşılık, CHP yönetimi “Açarsanız açın” demeye başladı.

Demek ki işin ciddiyetini görmüşler, Libya tezkeresinde olduğu gibi terse düşmek istemiyorlar.

Bu, alttan alta başka film çevirmeyecekleri yahut atılan bu tarihî adımı küçümsemeyecekleri anlamına gelmez elbet.

Zira, Ayasofya’nın kapatılmasında CHP’nin oynadığı rolü unutmamak gerek…

***

Gazetemizin Ayasofya ile ilgili geçmişte yaptığı yayınları incelerken çıktı karşıma…

Merhum tarihçi yazarlarımızdan, Devlet Arşivleri eski Genel Müdürü Prof. Dr. İsmet Miroğlu, 29 Mayıs 1994 tarihli nüshamızda yayınlanan röportajında şunu söylüyor;

  • Ayasofya’nın ibadete kapatılması gelişigüzel bir teşebbüs değildi. Uzun uzun düşünülmüş, tertiplenmiş mühim bir hadiseydi. Karar Sofya’da yapılan Bizans Âsârını İhya Kongresi’nde alınmıştı. Kongreye çok sayıda misyonerin yanı sıra Türkiye’den de Halk Partili bir milletvekili katıldı. Bu kongrede minarelerin de yıkılması kararlaştırılmıştı ancak buna cesaret edemediler. 1952’de Sebilürreşad dergisinde yayınlanan makalede bunun raporlarının Erkan-ı Harbiye (Genelkurmay) arşivlerinde olduğu yazılıdır.

O CHP milletvekili kimdi, hiç bilinmedi.

Ve bu ihanet toplantısında ne işi vardı?

Daha mühimi, orada alınan kararları CHP neden ve nasıl uyguladı?

Bugün savunulan “Atatürk imzası sahteydi” iddiasının sahibi ünlü tarihçi Ziyad Ebuzziya da vefatından kısa süre önce son röportajını gazetemizden Tahsin Gökmen’e vermişti.

Ölümünden iki gün sonra Türkiye gazetesinde yayınlanan son röportajında “Tek parti döneminin Millî Eğitim Bakanı, Atatürk’ün de ismini kullanarak 1934’te yayınladığı düzmece bir kararname ile Ayasofya’yı kapattı. Kararname Resmî Gazete’de yayınlanmadığı gibi, kayıtlara da geçmedi. 1954’de Trabzon mebusu Salih Bey, bu durumun kanunlara aykırı olduğunu bildirerek (Ayasofya’yı ibadete açalım) teklifinde bulundu. Fakat Celal Bayar, (Atatürk’ün yaptığına el sürmeyelim) diyerek Ayasofya konusunu tabu hâline getirdi” iddiasında bulunuyordu.

***

Bunlar, gazetemizin arşivinden çıkanlar.

Başka şeyler de var.

1989 yılı sonlarında Ayasofya’nın ibadete açılması için gazetemizin düzenlediği kampanyaya 1 milyon vatandaşımız imza atmış ve bu dilekçeler gazete binamızın camlarından önce sokaklarda sallanıp, daha sonra TBMM’ye teslim edilerek, dönemin hükûmetinin bu sesi duyması istenmişti.

SHP dışındaki bütün partiler, özellikle de dönemin sağdaki en güçlü partileri ANAP ve DYP destek verecekleri vaadinde bulunmalarına rağmen, Meclis’te hiçbir sonuç alınamamıştı.

Aradan 30 sene geçti.

Bizans’ı yeniden ihya emeline sembol olan Ayasofya’yı açmak, 18 yıldır canını ortaya koyarak Türkiye’yi güçlü bir konuma taşıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kısmet olacak mı?

İnşallah!

Kaynak: Türkiye, Yücel Koç, 05.07.2020