“Kadına şiddet” artık zihinlere yerleştirilmiş bir kavram. “Erkek şiddeti” ise yoğun şekilde kampanyası devam eden başka bir tanımlama. Ancak bu tabirleri kullanan AB ve ABD destekli medya organlarında “kadın şiddeti”, ya da “erkeğe şiddet” tanımını görebilmek mümkün değil. O “aparat” medya grupları gözardı etse de Türkiye’de ve dünyada ciddi oranda kadınların şiddetine ve cinayetlerine maruz kalmış erkekler ve çocuklar da var. Tanımlardaki “cinsiyetçi” dil, asıl niyetleri ele veriyor. Sanırsınız ki, şiddete maruz kalan ya da uygulayanlar birbirine hasım “erkek” ve “kadın” adlı iki ayrı tür. Bir şekilde karşı karşıya geldiklerinde savaşmak zorunda kaldıkları için problemler yaşanıyor. “Erkek” denilen kişi ya “psikolojik ve ekonomik sorunları” olan ya da “aldatılan” bir “eş” ya da “koca” olabiliyor. Aynı şey kadın için de geçerli. Mağdure “kadın”, “dişi” olduğu için değil, başka faktörler devreye girdiği için şiddete maruz kalıyor. Küresel güç odaklarının güdümünde yayın yapan yerli besleme medyanın kullandığı haber dili ise “erkek” cinsini “yaratıklaştırma” ve “ortadan kaldırılması gereken tür” haline getirme amacı güdüyor. “3. Tür”ün ağzı ile yazılan “organize” haberlerde, “vahşi yaratık” iz düşümlü bir “erkek” tipolojisi oluşturuluyor. Şuur altlarına “erkek denen bir yaratık var, belediye itlaf ekipleri acilen devreye girmeli” imajı yerleştiriliyor. Genç erkek nüfustaki cinsiyet kaymalarına sebep olan baskın medya ve “film-dizi” dili, yakın zamana kadar kınamak istediğinde bu konuda “maço erkek” tanımını kullanıyordu. Şu an o ek kalkmış, direkt olarak “erkek” cinsi hedefe konmuş durumda.