KAPAK_dosyatv_manset_feto_kavga_

AHMET DÖNMEZ’İN BAŞLATTIĞI POLEMİK SONRASI FETÖ İMPARATORLUĞU İÇE ÇÖKÜYOR!

DOSYATV.COM 

dosyatv.com.tr sitesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Aydın’ın FETÖ’de yaşanan iç kavgayla ilgili analizi haftalık haber dergisi Gerçek Hayat’ın son sayısında (1066. sayı) yayınlandı.

İşte o yazı:

***

FETÖ İMPARATORLUĞU İÇE ÇÖKÜYOR

ABD Büyükelçisi Ricciardone’un sözüydü bu. 17-25 Aralık FETÖ ihanetlerinden kısa süre önce söylenmişti. Büyükelçi, diğer kordiplomatik temsilcilere Erdoğan’la ilgili olarak, “Çok yakında bir imparatorluğun çöküşünü” izleyeceksiniz diyordu. 21 Aralık 2013 günü ise Gülen, çok ağır bir bedduada bulunmuştu. Gülen, “kim haksızsa” diyor, Allah yerlerin dibine batırsın, evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkan vermesin ifadelerini kullanıyordu. Gülen’in sarsılarak ve trans halinde yaptığı bu “planlı” bedduaya FETÖcüler göz yaşlarıyla “amin” dediler. Ve o günden sonra her geçen yıl o bedduayla daha ağır şekilde yüzleşiyorlar ve acılı süreç henüz “dibini” bulmuş değil.

1966 yılında İzmir Kestanepazarı’nda başlayan hikaye, çok yakında Pensilvanya Kestane Kampı’nda (Chestnut Camp) dramatik şekilde sona erecek gibi. FETÖ belki de hiçbir örgütün bugüne kadar yaşamadığı bir içe çöküş ve yarılmalar yaşıyor. “Allah kulunu iddiasından vurur” derler ya, tam da o şekilde kimler hakkında hangi iftiralarda bulundularsa aynı konular “iddia” değil somut örneklerle örgüt içinde buhranlara yol açıyor. Zaman eski muhabiri Ahmet Dönmez’in başlattığı süreçte kapışmaların özünü yolsuzluk, dolandırıcılık, zimmet, tecavüz ve güç mücadeleleri oluşturuyor. Dönmez’in, “Cemaat 15 Temmuz’a İçeriden Nasıl Sürüklendi?” yazı dizisi ilerledikçe hem parasal ilişkiler ortaya çıkıyor hem de örgütü uçurumdan atanlar, isyankâr tabanın hışmına uğruyor.

ÖRGÜT ÜST YÖNETİMİ DOLANDIRICI

Paralarını alıp yurt dışına kaçıran FETÖcü iş adamları yine örgütün o ülkedeki molla ve imamları tarafından sistematik olarak dolandırıldı. Dönmez’in “Atlanta Dosyası” olarak ifşa ettiği skandalların üstünün örtülmeye çalışılması dolandırılan kitlenin daha da infial yaşamasına yol açtı. ABD “imamı” Mehmet Yaşa’nın başı çektiği bu skandalın ABD’deki boyutu 25 milyon doları bulurken, Dönmez, aynı yöntemle tüm ülkelerdeki iş adamlarının dolandırıldığını ifşa etti. Hakan Şükür de mağdurlar arasında; ancak onun “konuşurum” tehdidi ile kaptırdığı milyon dolarları kurtardığı yazıldı. Ahmet Dönmez, tüm ülkeleri kast ederek, “Her yer Atlanta!” diyor. Dolandırıcılığın çapının dünya çapında 100 milyon doları bulduğu tahmin ediliyor. Dönmez’e, firari Önder Aytaç dahil olmak üzere FETÖ’nün artık isyankârlar sınıfına dahil olan çok önemli isimleri destek oluyor.

15 TEMMUZ VE CEZAEVİ İSYANININ
ARDINDAKİ “MAHREMLER”

FETÖ’deki ilk yarılma, yine Ahmet Dönmez’in 2017 yılında yazdığı “15 Temmuz’da ne oldu?” yazı dizisinde yaşandı. Dönmez, halen Pensilvanya’da itibar gördüğünü belirttiği Eşref kod adlı bir imamın Kaynak Holding’te çalışmış bazı mühendisleri TRT ve TÜRKSAT’a götürdüğünü; bu kişilerin cuntacıların helikopteri ile teker teker toplandığını ifşa etti. Eşref gibi başka isimler de vardı.

Dönmez, FETÖ’nün mahrem imamlarından Sezai kod İsmail Kokuroğlu’nun 23 Haziran 2018’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki mağlubiyet sonrası cezaevlerinde isyan çıkartmayı planladığını ifşa etti. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı yerine ABD’de kurulan AfSV, bu ihanet projesini kabul etmek zorunda kaldı. Evet, Sezai böyle bir işe kalkışmıştı ancak başkaları son anda engel olmuştu. Dönmez, “Madem Sezai ihanet içindeyse bugün hâlâ Pensilvanya’da Gülen’in yanında ne işi var?” diye sordu. Bu soru cevapsız kaldı.

Örgütte isyan ve sorgulamalar artınca 2018’de TR724 sitesinde Deniz Ayhan müstearıyla (Veysel Ayhan?) “Zihni Berraklar Kafası Karışıklar” başlıklı bir yazı yazıldı. O dönem yine alevlenen isyan dalgasında, muhalifler “kafası karışıklar” olarak adlandırılıyor ve kınanıyordu. Bu yazıya sebep olan şey Bülent Keneş’in “Evet sınav sorularını bizden birileri sistematik olarak çalmış” şeklinde özetlenebilecek itirafıydı. Keneş, bu bilgi sonrası “hareket”ten ayrıldığını ilan etti. Tepkiler gelince de twitter’da direkt Gülen’e hakaret ifade eden bir anket yaptı. Tuncay Opçin, cevap vermeye yeltendi ancak Keneş çok sertti. Devamını getiremedi. FETÖ’nün “en pis” işlerini yaptığı bilinen “Letonya Muhtarı” Mehmet Çelik ise Keneş’le girdiği polemik sonunda aldığı cevaplara dayanamayıp onu ölümle tehdit ederek mahkemelik oldu.

MOLLALARA KIZAN DİNDEN ÇIKIYOR!

Gücü ve parayı elinde bulunduran “imam”lar, “münafık” ve “hain” olarak tanımladıkları isyankârları son aylara kadar hafife alıyor ve sosyal medyadan açıkça hakaret edebiliyordu. Özellikle Ali Yurtsever’in, gazeteci Gülşah Çavuşoğlu’na, “Sen kimsin ki Âlî Heyet’in gündemini duyacaksın” sözü bir yıl önceki tartışmaları alevlendiren skandal ifadelerdi. İsyankârlar içinde inancını yitiren ve bunu açıklayanların oranı son derece yüksek.

SON KAVGA NASIL BAŞLADI?

Kriz bir iş adamından himmet istenmesiyle başlıyor. O kişi, Cevdet Türkyolu ve 600 milyon avroluk şaibeli bir fonu FBI’ya kaptırdığı ortaya çıkan Mustafa Özcan’la ilgili haberleri önlerine koyuyor. Zaten uzun süredir bu yönde sıkıntıları olan ve özel görüşmeler yapan 10 ülkenin “imam”ı Gülen’e hitaben bir mektup yazma kararı alıyor. Bunu iletecek güvenilir isim olarak da Osman Şimşek’i tercih ediyorlar. Şimşek’in böyle bir mektup sunacağını öğrenen Cevdet Türkyolu buna engel olmaya, hiç değilse “imzacı” isimleri öğrenmeye çalışıyor. Amacına ulaşamayınca da Şimşek’i, darp ediyor, herkesin huzurunda tehdit ve hakaretlerde bulunuyor. Zaman’ın eski genel müdürü Recep Uzunallı’nın kurtardığı Şimşek, bir odaya alınıyor; orada da Mustafa Özcan tarafından “seni bitiririz” yollu tehdit ediliyor. Sonuçta, Şimşek “kamp”tan atılıyor ve Gülen’le görüşmesi tamamen engelleniyor. 2017’de yaşanan bu olaydan bir süre sonra araya giren başka isimler Şimşek’i Gülen’le görüştürüyor. Ve o mektup okunuyor. Gülen, göstermelik bir kararla işi “heyet”e havale ediyor, o heyet de Türkyolu’nu suçlu bulmuyor. Tam unutuldu denirken, olayı öğrenen Ahmet Dönmez, skandalı kendi sitesinde gündeme getirince işin rengi değişiverdi. Bir yılı aşkın süre sürekli yalanlanan bu iddia, Dönmez’in son yazı dizisinde de gündeme gelince tabandaki isyan daha da büyüdü. Pandora’nın Kutu’su bir kez açılmıştı. “Kamp”tan atılan, geçinmek için Amazon üzerinden kitap satmaya çalışan; o iş de olmayınca bir hastanede “moral görevlisi” olarak çalışmaya başlayan Şimşek, yazılı bir açıklamayla tüm iddiaları doğruladı.

ŞELALEYE DÜŞMÜŞTÜR ZEYTİNİN DALİ
CELÂLÎYİM, CELÂLÎSİN, CELÂLÎ!

Şimşek’in tasdikine kadar sessiz kalan önemli bir kitle infial halinde hesap soruyor. Gülen’in olaylara sessizliği tepkileri kendi üzerine çekiyor. Örgüt kitlesi Cevdet Türkyolu ve Mustafa Özcan’a sahip çıkan İsmail Büyükçelebi, Abdullah Aymaz, Mustafa Yeşil, Hamdullah Öztürk, Reşit Haylamaz ve Ekrem Dumanlı’ya karşı ateş püskürüyor.

Önder Aytaç, “mahrem” birimden “zarf” aldığını ileri sürdüğü Ekrem Dumanlı, Adem Yavuz Arslan, Tuncay Opçin ve Faruk Mercan’ı aşağılayarak konuşturmaya çalıştı. Aytaç’ın Opçin’le ilgili yazdığı alaycı “Tuncay gece basıldı, şafakta açıklıyor!” ifadesi onun 15 Temmuz öncesi attığı mesaja kinaye yapıyordu.

DUMANLI’YA NEFRET BÜYÜK

Ekrem Dumanlı’nın “külhanbeyi” tavırlı tehditkâr konuşma üslubu Ahmet Dönmez’e iftira attığı ilk videosunda da bariz bir şekilde kendini gösterdi. Ancak örgütten öyle bir tepki aldı ki, ikinci videoda süt dökmüş kedi gibiydi. Çok değil 5 yıl öncesine kadar Graham Fuller himayesi altında Gülen sonrası için liderlik hayalleri kuran Dumanlı, şimdilerde kendi kitlesinin hışmına muhatap. Tüm fatura onun “alfa”lık dönemindeki hırçın yayın politikasına kesiliyor.

“GÜLEN DE ÇEVRESİ DE KÖTÜ!”

Akademisyen Altay Dikeç, “Gülen iyi çevresi kötü” mottosunun gerçek olmadığını ilan eden isimler arasında. Zaman’ın ABD temsilcisi Ali Halit Aslantürk ve İngiltere eski temsilcisi İlhan Gökalp bunu “net şekilde” açıktan yazarken, bir dönemin Yalova “hadimi” Tayfun Tuna ise örtülü şekilde bu durumu sorguluyor.

Yapıdan çok daha erken kopmuş olanlar daha soğukkanlı analiz yapabiliyor. Fatih Karacan bu isimler arasında. Edip Yazar, Ahmet (a_wolfenstein) ve Yusuf Tahsin müstearlı twitter hesapları analizleriyle öne çıkıyor.

“ERDOĞAN HAKLIYMIŞ” DÖNEMİ!

Örgüt, son 8 yıldır kendini Erdoğan’a dönük “hınç”la konsolide ediyordu. Ancak yaşananlar sonunda kendi “abi”leri tarafından ihanete uğrayan isyankârlar, “Başımıza gelenler az bile” moduna girmiş durumda. Bir muhalif, hapishanedeki bir örgüt üyesinin, “itirafçı olanları, hatta iftira atanları bile affedeceğim, ama yurt dışına geçip de kendi kariyerleri için bizi harcayanları asla affetmeyeceğim” sözlerini paylaştı.

Önder Aytaç, @konumhainleri adlı hesabın “üst imamları” “hain” olarak ilan eden tweet’lerini seri şekilde paylaşıyor. Bu hesabın, “Rihanna’nın dövüldüğü dünyada seni harcarlar Hatçee” esprisini, Türkyolu tarafından dövülen Osman Şimşek’e uyarlayarak “şakirtleri” uyarması dikkat çekti.

HOLDİNGLER HİMMETLE KURULMAMIŞ!

Hedefteki isim Mustafa Özcan, Ahmet Dönmez’in yazı dizisindeki dayak, tehdit ve “para” merkezli iddialar hakkında avukatı Osman Zerey aracılığıyla açıklama yaptı. Ancak bu açıklama “tevilci” Asım Yıldırım’dan bile destek bulamadı. Özcan, açıklamasında Kaynak Holding dahil tüm kurumların “himmet parasıyla” değil girişimciler tarafından kurulduğunu belirtiyordu. Bu gayet planlı ve cüretkâr bir açıklamaydı. Şu an itibarıyla zaten “çöktüğü” mallar için kimsenin bir hakkının olmadığı ilan ediyordu. Ve mevcut kavganın merkezinde de zaten Özcan ve Türkyolu’nun yönettiği belirtilen “himmet” paraları bulunuyor. Özcan ise kurumlardan kendisine intikal etmiş hiçbir paranın olmadığını, Pensilvanya’da münzevi halde yaşıyan 70 yaşındaki bir pîr-i fânî olduğunu söylüyor. Bu açıklama, milyarlarca doları bulduğu tahmin edilen “kasa”nın, Gülen dahil örgütün geneli için çoktan “yok” hükmünde olduğu anlamına geliyor.

MOLLALAR CEVDET’İ KUTSUYOR!

Tabanı “zıvanadan çıkaran” şeylerden biri üzerinde kayıtlı 39 adet villa bulunan ve buna bir açıklama getiremeyen Cevdet Türkyolu’nun, bir molla tarafından Muaz bin Cebel’e benzetilmesi oldu. Skandal cümle ise, “Analar Cevdet gibi birini doğurmaktan acizdir” ifadesiydi. Molla Ahmet Bedir’in bu ifadesi yüzlerce tepki mesajıyla karşılaştı.

Yunanistan’a kaçan ve Türkiye’ye karşı Yunan propagandası yapan ekibin kurduğu Kronos sitesi olaylara karşı tepkisiz. Doğan Ertuğrul ve Selahattin Sevi, eski mesai arkadaşları Ahmet Dönmez’le ilgili sessizliğini koruyor. Aynı şekilde @zamancomtr adresini kayyım geldikten sonra “çalarak” @TR724 ‘e çeviren ekipten Bülent Korucu ve Mehmet Kamış “dayakçı” ekibi savunurken, Zaman’ın “en kozmik” genel yayın editörü Veysel Ayhan ise Türkyolu ve Özcan’a karşı zehir zemberek bir yazı yayınladı. Aynı şekilde eski genel yayın müdürü Abdülhamit Bilici de Dumanlı’ya karşı Dönmez’i destekledi. Molla Süleyman Sargın’ın Osman Şimşek hakkında, “Açıklamalarında ince hesap gördüm” diyen Emre Uslu’nun paylaşımını beğenmesi dikkat çekti.

Muhaliflerden Mahmut Çebi, bilinen orantısız mizahi yönüyle Ekrem Dumanlı’yı ti’ye aldı: “Birçokları, ‘Yangın var diyorsun ama duman yok’ diyordu. Yangının DUMANı da çıktı!” Bu cevap, Ahmet Dönmez’e kontrolsüz yüklenen Dumanlı’ya “Orada dur ve Dönmez sahipsiz değil” anlamına geliyordu.

Üst düzey mahrem imamlardan Hamdullah Öztürk, kendini ve Opçin başta olmak üzere ekibini fonlayan Özcan-Cevdet’i dini argümanlar kullanarak savundu. Öztürk, Tahşiye kumpasının teorisyeni olarak biliniyor. Zaten o grubu hedef alan STV’nin Tek Türkiye dizisinin “konsept danışmanı” da kendisiydi.

Dumanlı’yı en çok şoke eden herhalde Fuller’in yakın dostu Zaman’ın eski Washington temsilcisi Ali Halit Aslantürk olsa gerek. Aslantürk, Gülen dahil herkesin hesap vermesi gerektiğini yazdı. Kamil Maman’la youtube yayınları yapan İsmail Sezgin, uzun süre “tevilci” olarak eleştirilmişti. Son süreçte Gülen’e bir eleştiri getiremese de Osman Şimşek’i savunmak için twitter’da “Osmansimseknerede” hashtag’ını açtı. 15 Temmuz’la ilgili yaptığı youtube yayınlarıyla bilinen Kamil Maman ise 3 ay önce örgütü protesto edip, kitleye de “sizi kandırıyorlar” diyerek sosyal medyayı bıraktığını açıklamıştı. Maman, 15 Temmuz’un arkasında direkt cemaatin olduğu görüşünü dile getiriyor ve Gülen’in açıklama yapması gerektiğini vurguluyor.

Son süreçte kararsız kalan “zarflı” bir kesim ise psikolojideki Buridan’ın Eşeği konumunda. “Ölü taklidi” yaparak sürecin bitmesini bekliyorlar.

DUMANLI’YA TEPKİ: YALAN SÖYLÜYORSUN

Dumanlı, Ahmet Dönmez’in kendisi hakkında bazı tutuklu yakınlarına, “Aslında cemaat istese babanızı kurtarırdı, ama bir pazarlık yapıldı Dumanlı salındı, babanız içeride kaldı” dediğini ileri sürdü. Dönmez, buna beddua ile karşılık verdi. Dumanlı’ya o sözü taşıyanın Mustafa Yeşil olduğu ortaya çıkarken, Bülent Keneş, “hakkın hatırı âlîdir” diyerek, o tutuklu yakınlarıyla görüştüğünü ve Dumanlı’nın doğruyu söylemediğini açıkladı.

İhsan Yılmaz, Ali Halit Aslantürk, ortak bir dil kullanarak Dönmez’e yüklenen Dumanlı’ya karşı eski Zaman çalışanlarının tepki vermesi gerektiğini yazdı.

30 ÖRGÜTÇÜ KADINA TECAVÜZ DE “YOLUN KADERİ!”

Referans olduğu bir doktor 30’a yakın FETÖcü kadına tecavüz eden İsmail Büyükçelebi, twitter’dan Cevdet ve Özcan lehine çıkış yaptı. İsyankâr taban, Büyükçelebi’ye ateş püskürdü. Bu tecavüz olayı FETÖ jargonuna uygun şekilde “yolun kaderi” denip geçiştirilmişti.

Dumanlı, Dönmez’e cevap verirken, “Yolsuzluk haberi gelip de girmediğimiz yok” diye konuştu; ancak yardımcısı Veysel Ayhan yazısında tam aksi örnekleri dile getirdi ve Dumanlı’yı yalanladı.

BATINİ MOLLASI AYMAZ, HEDEFTE

Önder Aytaç, paraları toplanan yüz binlerce kurbanın 25-30 yıldır kesilmemesiyle ilgili fetvayı Abdullah Aymaz’ın verdiğini ifşa etti. Aytaç, “Sırf bu kesilmeyen kurbanların vebali bile bu sistemi çökertmeye, bu belalaların başımıza yağmasına yeter” mesajını paylaştı.

Örgütte son 1 yıldır ciddi bir “himmet krizi” yaşandığı açık açık yazılıyor.

ÖRGÜTÜ FBI’A ŞİKAYET ETTİLER

Türkyolu ve Özcan’ı bitiren en ağır cevap Prof. Dr. Elvan Aktaş’tan geldi. Aktaş, Cevdet’in açıkça yalan söylediğini yazıp, twitter’da ona cevaben “Gel yeminleşelim” teklifinde bulundu. Aktaş, borsa al-satçısı olmanın, ya da gelenlere nüfuzunu kullanarak teknolojik ürün satmanın oradan “def olmak için” yeter sebep olduğunu yazdı. Aktaş, örgütün Baş Yüceler ya da Âlî Heyet olarak tanımlanan “politbürosu” ile ilgili FBI’ya şikayette bulunduğunu açıklamış önemli bir isim.

FETÖ, PARALEL NURCULUK AĞACININ MEYVESİ

Neticede uydurdukları “paralel fıkıh”la her haramı helal eden FETÖ, “zirvesinden zırvasına kadar” teorik ve pratik açmaza girmiş durumda.

Kendilerini “tavizsiz ehl-i sünnet” çizgide gören Nur talebeleri ne kadar kabul etmese de, FETÖ son tahlilde Nurculuk akımının en sıradışı “meyvesi”. Nurculuk, Said-i Nursi’nin vefatından sonra ümmetçi ve “şeriat” merkezli tavizsiz yapıdan milliyetçi, seküler ve pragmatist çizgiye “vekiller” eliyle kaydırıldı. Vatikan yetkilisi Thomas Michel, FETÖ başta olmak üzere yıllardır medyatik tüm nur hareketlerinin “guru”su ve beynelmilel “CEO”luğunu yapıyor. Öyle ki hem İstanbul grubu hem de Meşveret adı verilen yapı “Bir Hıristiyan Nur Talebesi” olarak tanımlanan Michel’e kendi dersanelerinde “teberrüken” ders yaptırabiliyor.

Eposta:
tirsaktaci@gmail.com
Twitter: @mustafaaydin_TT