MUSTAFA AYDIN
DOSYATV / ÖZEL HABER
Türkiye Yahudisi araştırmacı-yazar Rıfat Bali’nin “Betar Türkiye: Bir Siyonist Gençlik Hareketinin Hikayesi (1933-1971)” kitabının Yahudi dünyasındaki yankıları sürüyor. Whatsapp ve mail gruplarında yaşanan tartışmalarda Rıfat Bali’ye olan tepkinin giderek büyüdüğü belirtiliyor. Türkiye Yahudi cemaati içinden çok az insanın Bali’ye destek olması şaşırtıcı. Türkiye’de çeşitli renklerde birçok Siyonist örgüt varken ve Bali’nin de kitabında vurguladığı üzere Yahudi cemaati Betar’ı yıllarca “radikal”, “faşist” ve “rahatsız edici” bir örgüt olarak görüyorken, bugün Bali’yi yalnız bırakmaları dikkat çekici bulunuyor.
Ancak Rıfat Bali’ye en önemli destek İsrail’den geldi. “İsrael’deki Türkiyeliler Birliği” (www.turkisrail.org.il) sitesinde yayınlanan bir yazıda Rıfat Bali’ye destek verildi. Bali’nin kitabında Kadima Siyon kulübü hakkında bilgi veren Ralf Arditti, “Türk Yahudilerinin Yaşadıkları Yazılamayacak Kadar Değersiz mi? başlıklı yazıda, Bali’nin Yahudi cemaati içinde zaten “tartışmaları” ile bilinen bir isim olduğunu, onu öyle kabul etmek gerektiğini dile getirdi.
Arditti, Türkiye Yahudilerinde, Betar Türkiye kitabının oluşturduğu algıyı şöyle ifade etti:
“Betar Türkiye”nin zamanındaki Siyonist eğilimleri açıkça yazması bugün Türkiye’de yaşayan Yahudileri haliyle rahatsız etmiştir. Zaten anti-İsrail’lilik kisvesi altında antisemit yaklaşımlar, hatta Yahudileri neredeyse “şeytanlaştırma”ya varan makaleler ve söylemler yangınına bir araba odun atıldığı izlenimi doğmuştur İstanbul’da yaşayan dindaşlarımda.”
RIFAT BALİ GERİ ÇEKİLECEK Mİ, DEVAM MI EDECEK?
Rıfat Bali’nin kitabının ikinci baskısını yapıp yapmayacağı henüz bilinmiyor. Bu noktada 1932 yılında İngilizlere karşı savaşan BETAR Örgütü için kaleme alınan bir şiir ve şarkıyı hatırlıyoruz: Şarkıda, konumuzla ilgili iki mısra var:
“S esh le hazit: ‘Ein Davar!’ – Ki sheket hu refesh!”
(Tutuştur taşıdığın ateşle meş’aleni: Zararı yok! – Çünkü suskunluk pisliktir! *)
Süreç içinde tarihte örneğine sık rastlanan “omerta”lardan birini daha yaşayacak mıyız, hep birlikte göreceğiz. Bu arada Türkiye’deki hükümet cenahından ve ulusal medyadan bu konuda “yaprak kıpırdamaması” ise gerçekten manidar.
İşte Ralf Arditti’nin Bali’nin “Betar Türkiye” kitabının Yahudi cemaatleri içindeki yankılarını anlatan yazısı:
***
Türk Yahudilerinin Yaşadıkları Yazılamayacak Kadar Değersiz mi?
Ralf ARDİTTİ
Geçtiğimiz haftalarda Rifat N. Bali’nin bir kitabı İstanbul’da yayımlandı: ’’Betar Türkiye:Bir Siyonist Gençlik Hareketinin Hikayesi (1933-1971)’’. Betar, İsrail siyaset yelpazesinin en milliyetçi kanadında yer alan Trumpeldor (1880-1920), Jabotinsky (1880-1940) ve Menahem Begin (1913-1992) gibi liderleri kapsayan bir hareketti. Filistin coğrafyasında bir Yahudi Devleti’nin kurulması amacının ötesinde, Ürdün Nehri’nin her iki yakasını da içeren bir oluşum peşindeydiler. Bugünkü Likud’un tohumları denilebilir.
Betar Türkiye ise içlerinde İsrail aşkını barındıran Yahudi gençlerin kişilik ve özgüven kazanmalarını savunan ve onları Aliya (İsrail’e göç) yapmaya cesaretlendiren bir dernekti. Kitabın içindekiler Tel Aviv’deki Jabotinsky Enstitüsü’nün arşivleri ile Türkiye’de derneğin kurucu ve ileri gelenlerinin (Selim Salti, Bensiyon Pinto, Eli Benyeş vb) tanıklıklarından oluşuyor.
Kitabın yayımlanmasına Türkiye Yahudi Cemaatinden bazı kişiler tepki gösterdiler. Özet olarak şöyleydi infial: ‘’Toplum olarak huzurumuzu kaçırıyor, aşırı sağ ve İslamcı çevrelere malzeme veriyor’’. Anlatılanların yalan yanlış olduğuna dair şikayet yoktu.
Rifat ile Türkiye Yahudi cemaati liderleri arasında, yalnız bugün değil geçmişte de, sürtüşmeler olmuştur. Arşivist Bali ‘’tarihe not düşmek’’ saikiyle ve tabii sahibi olduğu yayınevinin başarısı ve uluslararası çapta tanınması için çalışır. Bu amaçla içinde bulunduğu Türkiye Yahudilerinin yaşadıklarını ve hissiyatlarını kaleme alır.
2002 – 2004 arasında Şalom’da Ekonomi sayfasını yönetirken Bali’yi davet etmiştik gazeteye konuşma yapması için. O zamana kadar Bali biraz ‘kara koyun’ misali Cemaat tarafından dışlanır ve iletişim red edilirdi. Konferans akşamı, aralarında Danışmanlar Kurulu üyelerinin de bulunduğu dinleyicileri ürkeklik ve “gözlerini gerçeklere kapatmakla” suçlamıştı.
Zamanla Bali’nin yaptıkları ve yayınları Cemaat mensupları tarafından takdir gördü, Geniş Topluma ve Türkiye Yahudilerini yakından izlemek isteyen uluslararası çevrelere ek olarak. Nitekim 2011’de yayımlanan ‘’Gayrimüslim Mehmetçikler: Hatıralar-Tanıklıklar’’ kitabına askerlik anılarını anlatan birçok Türk Yahudisi de katkı vermişti, artık Ordu’dan veya Devlet’ten çekinmeden. İnsanlar konuşmaya başlıyordu ve söyledikleri genellikle hüzünlüydü.
“Betar Türkiye”nin zamanındaki Siyonist eğilimleri açıkça yazması bugün Türkiye’de yaşayan Yahudileri haliyle rahatsız etmiştir. Zaten anti-İsrail’lilik kisvesi altında antisemit yaklaşımlar, hatta Yahudileri neredeyse “şeytanlaştırma”ya varan makaleler ve söylemler yangınına bir araba odun atıldığı izlenimi doğmuştur İstanbul’da yaşayan dindaşlarımda.
Ben de bu ortamdan, bu toplumdan geliyorum. Gençlik yıllarıma ait Kültür ve Sanat Yurdu (Kadima Siyon) anılarımı yazmamı istedi Rifat bu kitap için. Betar ile doğrudan ilgim olmamasına rağmen o dönemin içimizde yarattığı İsrail heyecanını, şarkıları, dostlukları ve özellikle folklor havamızı yansıttım satırlarımda. (** İne maTov)
Bunlar yazılmasa, söylenmese, basılmasa daha iyi mi olurdu? 50 -60 yıl önceki deneyimlerden bahsediyoruz. Devletin gizli belgeleri ve sırları bile 30 – 40 yıllık sürelerden sonra açığa çıkartılıyor ve yayımlanıyor. O günkü olaylarla bugünkü vatandaşlar arasında bağlantı kurmak abesle iştigal olur.
Tabii bundan Yahudi düşmanlığını körüklemek, siyasi avantaj elde etmek isteyen yazar çizer takımı olacaktır, her zaman olmuştur. Mesele şu: Yahudi düşmanlığı ülkeye yarar getirmiş midir? Kitaba konu olan dönemde Türkiye’de 50,000 Yahudi vardı, bugün 10,000’e indi. Bu başarı mı? Yahudilerini kaybeden başka devletler (Rusya, Cezayir, Irak, Mısır, Suriye) ilerlediler mi, yoksa geri mi gittiler? Bu göçmenlere kapılarını açanların (ABD, İngiltere, Kanada, İsrail) durumlarına bakmak yeterli.
Yazmaya, anlatmaya, öykümüzü paylaşmaya gerek var, en azından çocuklarımıza, torunlarımıza karşı sorumluluk bilinciyle…
SİLAHLI SİYONİST ÖRGÜT BETAR’IN MARŞI
Betar
Migov ri-cavon vay afar
Badam uvayeza
Yukam lanu geza
Gaon venadiv ve aksar
Betar ha-nilkada, Yodefet, Masada
Taromna beoz ve-Hadar
Hadar
Ivri gam be oni ben sar
Im eved im helech
No sarta be melech
Beketer David ne etar
Baor u-va-seter
Zachor et ha-keter
Ateret gaon ve-Tagar
Tagar
Al kol ma-atzur umetzar
Im ta-al o-teret
Ve lahav ha-meter
Sa esh le-hazit
“Ein Davar”
Ki sheket hu refesh
Hafker dam va-nefesh
lema-an hahod hanistar
La-amut o likbosh et hahar
Yodefet Masada Betar
THE BETAR SONG
Betar
From the pit of decay and dust
With blood and sweat
Shall arise a race
Proud generous and cruel
Captured Betar, Yodefet, Masada
Shall arise again In all their stregnth and glory
Hadar
Even in poverty a Jew is a prince
Whether slave or tramp
You have been created the son of kings
Crowned with the diadem of David
Whether in light or in darkness
Always remember the crown
The crown of pride and Tagar
Tagar
Through all obstacles and enemies
Whether you go up or down
In the flames of revolt
Carry the flame to kindle
“Never mind”
For silence is filth
Worthless is blood and soul
For the sake of the hidden glory
To die or conquer the hill
Yodefet, Masada, Betar