renklendirme-tezi-02

Nedim Şener’in ‘Renklendirme’ Tezine Destek Veren Mustafa Kaplan, Tahşiye’ye Kumpasta İsmi Geçenler İçin Suç Duyurusu Yaptı

DOSYATV.COM / ÖZEL HABER

FETÖ’nün Tahşiye yayınevi çevresine kurduğu kumpasta mağdur olan ve 17 ay hapis yatan yayınevi sahibi, gazeteci-yazar Mustafa Kaplan, 15 Temmuz benzeri yeni bir kalkışma hazırlığı olduğunu belirterek, 11 yıl önce FETÖ’ye kumpasta destek olan Nur gruplarından bazı isimlerin FETÖ lehine yeniden atağa geçtiklerini vurguladı. Facebook sayfasından açıklama yapan eski Yeni Asya ve Akit gazetesi yazarı Mustafa Kaplan, “Adalet Bakan Yardımcısı sayın Hasan Yılmaz, Tahşiye Kumpası da’vâsının iddianamesini hazırlayan isim olarak benim yazdıklarımı en iyi anlayan kişidir. Yalan, iftira ve provakasyonlarla sosyal medyada fitne çıkaran bu kripto Fetöcülere uzun zamandır dikkat çektiğimi elbette ilgili birimler izliyorlar. Şimdi sayın Yılmaz’a alenen suç duyurusunda bulunuyorum.” ifadelerini kullandı.

Ülkeyi darbe, işgal ve iç savaşla tehdit ettiği konuşmasıyla gündem olan imam Selahaddin Yurtlu ve onunla birlikte hareket eden Nur gruplarından isimleri sayan Kaplan, “Bu kişi ve şu an işbirliği yaptığı tescilli kripto Fetöcüler yeni bir 15 Temmuz’un parkelerini döşüyorlar. Bunların zevzek imamları “18 Ağustos” diyerek hareket gününü bile deklare ediyor. PDY’nin yedek takımı olan PNY’ye bir operasyon yapılmasını önlemek için de hedef şaşırtıyorlar. Yeni çatışmaların ocağına benzin taşıyorlar.” diye yazdı.

Bilindiği gibi Tahşiye Kumpas Davası, örgüt lideri Fetullah Gülen’in somut delille irtibatlandırılabildiği tek dava olma özelliğini koruyor. FETÖ’yü yaptıkları ilmi yayınlarla teorik olarak “bitiren” Muşlu Mehmed Doğan ve yayınevi sahibi Mustafa Kaplan, son aylarda 11 yıl önce ortaya atılıp, mahkemenin asılsız olduğunu tescil ettiği iddiaları yeniden ileri sürüyor.

KAPLAN: “NEDİM ŞENER’İN ‘RENKLENDİRME’ TEZİ DOĞRU”

Mustafa Kaplan, FETÖ’nün tüm dini ve siyasi gruplarda ilk günden itibaren yuvalandığını yazdı. FETÖ uzmanı gazeteci Nedim Şener’in “renklendirme” tezinin doğru olduğunu vurgulayan Kaplan, “İşte biz beş aydır, “renklendirme” ile Nurcuların içine sızmış olanların kuyruklarına basıyoruz ve bastığımız noktalardan da ciddî ciyaklama sesleri yükseliyor. Bu câmiadaki “renklendirme” ise yeni bir taktik sonucu yeni ortaya çıkmış değil, Fetönün planlandığı günlerde inşasına başlanan Paralel Nurculuk Yapılanmasının ta kendisidir.” yorumunda bulundu.

İşte Kaplan’ın paylaşımı:

“Fetö mücâdelesinde ciddî gayretleri olan gazeteci Nedim Şener, 3 Haziran 2019’da “FETÖ, Menzil’den bildiriyor” başlıklı bir yazı kaleme almıştı. Fetönün nasıl değişik grupların içine “renklendirme” koduyla sızdığını anlatmıştı. Diyordu ki:
Örgüt ‘Renklendirme’ adını verdiği bir yönteme geçerek, İlim Yayma Cemiyeti, Milli Görüş, MHP, BBP, CHP, AKP ve SP yanında Nakşi, Kadiri, Halveti, Menzil, Nur cemaatleri; Erenköy, Çarşamba, İslamoğlu gibi gruplara sızma kararı almıştı. Bu bilgiler, Emniyet imamlığı yapmış ve ‘Garson’ koduyla itirafçı olan örgüt üyesinin teslim ettiği iki Mikro SD karttaki örgüt belgelerine dayanıyor.”
İşte biz beş aydır, “renklendirme” ile Nurcuların içine sızmış olanların kuyruklarına basıyoruz ve bastığımız noktalardan da ciddî ciyaklama sesleri yükseliyor. Bu câmiadaki “renklendirme” ise yeni bir taktik sonucu yeni ortaya çıkmış değil, Fetönün planlandığı günlerde inşasına başlanan Paralel Nurculuk Yapılanmasının ta kendisidir. Yazdıklarımıza bir de bu gözden bakın, bizim basit dedikodularla uğraşmadığımızı görün.”

AYNI KİTAP FETULLAH GÜLEN ÖVGÜLERİ ÇIKARILARAK TAHŞİYE ALEYHİNE YİNE PİYASAYA SÜRÜLDÜ!

Kaplan’ın suç duyurusunda bulunan isimlerden Süleyman Yasin Akdeniz’in kripto FETÖcü olduğunu Dosyatv ortaya çıkarmıştı. Yine duyuruda ismi geçen; geçmişte Tahşiye Yayınevi ortakları arasında yer alan ancak FETÖ’nün kumpasında dahli olduğu düşünüldüğü için gruptan uzaklaşmak zorunda kaldığı belirtilen Mehmet Nuri Turan’ın da 15 Temmuz darbesi öncesi, “Kahraman ordu dizginlerini onun elinden kurtarıyor” diyerek destek mesajı attığı ortaya çıkmıştı. Turan, darbeden 1 gün sonra 16 Temmuz’da ise, “Darbe gerçek mi değil mi buna girmiyorum, erkendir” diyerek, FETÖ ve CHP’nin “darbe değil tiyatro” ya da “kontrollü darbe” söylemine ilk günden destek vermişti. Yine suç duyurusunda ismi geçen Ali Kemal Pekkendir’in, Tahşiye Grubu’na kumpas kurulduğu dönemde FETÖ lehine gizli muhbirlikte bulundukları ortaya çıkan Abdülkadir Badıllı, Rüştü Tafral, Mesut Zeybek ve Selahaddin Yurtlu ile birlikte hareket ettiği ortaya çıkmış, o dönemde ailecek Zaman gazetesine manşet oldukları görülmüştü. Pekkendir’in, FETÖ’ye eleman kaynağı oluşturmak ve kara parayı aklamak için kurulma gerekçesiyle 15 Temmuz sonrası kayyım atanan AKFA Holding’te çalıştığı da öğrenilmişti.
Ali Kemal Pekkendir’in, FETÖ savcılarının Tahşiye’ye kumpas kurarken “iddianame”ye dönüştürdüğü Abdülkadir Badıllı’ya ait ISBN numarası alınmadan basılıp dağıtılan “İfhamname” adlı kitabı, yeniden düzenleyerek dolaşıma soktuğu belirtiliyor. Yeni hazırlanan kitapçıkta Tahşiye’yi hedef gösteren bölümler kalırken, Fetullah Gülen’i öven, diyalog projesine destek verilen bölümler ise çıkarılmış. İfhamname, Fetullah Gülen’e ilmi reddiyeler yazan Muşlu Mehmed Doğan’ın aleyhine, Gülen’i korumak için merhum Badıllı tarafından yazılmıştı. Badıllı, korsan olarak basılıp dağıtılan bu kitapta, Fethullah Gülen’in diyalog projesini ve Papa’yla görüşmesini desteklemiş; ancak Muşlu Muhammed Hoca’nın Gülen’i tekfir ettiğini ileri sürmüştü. Mahkeme safahatında adı geçen ve Doğan’a atfedilen bazı kitapçıklar da gündeme gelmiş, ancak bir suç unsuru bulunmadığı tespit edilmişti. Badıllı, Gülen’i şu sözlerle överken, dini bozduğu için ona reddiye yazan Muşlu Mehmed Doğan’ı da şu şekilde aşağılamıştı (shf:109):

“Fethullah hocanın vasıtası ile iman ve hidayete ermiş İslamiyet nuru ile ahlaklarını düzeltmiş binlerle insan vardır. Bunun yanında Hoca’nın şahsi kemalatı, tevazu’u edep ve ubudiyeti de çok yüksek mertebelerdedir. Bu hakikat muvacehesinde Fethullah Hoca en az bin Muşlu Molla kadar İslam’a hizmet etmiş eserleri de meydandadır her ne ise..”

İŞTE MUSTAFA KAPLAN’IN SUÇ DUYURUSU:

Adalet Bakan Yardımcısı sayın Hasan Yılmaz’a alenî suç duyurumdur!

Yeni Asya’da iken bizim Fırıncı grubuyla alenî kavgaya tutuşmamız, o günlerde dersanelerle meşgul olan ekipten Mesut Zeybek’in yüzünden olmuştu. Bu arkadaş normalde Mehmet Fırıncı’nın adamı iken, 30 küsur senedir hâlâ sebebi anlaşılmayan bir mes’ele bahanesiyle Fırıncı bununla bir kan da’vâsı başlattı. Bu ekiple zâten bir fikrî ayrılığımız ortaya çıkmıştı, ama Fırıncı-Zeybek sürtüşmesi, iki grubu da artık birlikte olunamayacak hâle getirmişti. Netîcede biz Yeni Asya olarak 1990 başında Fırıncı grubundan ayrıldık.
Bir sene sonra bizim grubun lideri Mehmet Kutlular, sudan sebeplerle bana ve sonra da birlikte çalıştığımız ekibe harb ilân etti. Fırıncı’ya yedirmediğimiz Zeybek, o zaman bizimle berâberdi. Biz problemi çözmek için Kutlular’ın evinde toplanıp da Kur’ân üzerine yemîn ederek andlaşma sağlamışken; bu Mesut Zeybek son dakikada bir provokasyon yaparak köprüleri attırdı ve bize de grubu terk etmekten başka alternatif kalmadı. Cemaati bölmemek için biz ekibimizle ayrıldık, Zeybek’le de irtibâtı kestik.
Daha sonra Mesut Zeybek bize mektûb yazarak hatâsından dolayı özür diledi. Biz de insan olarak özrünü kabul ettik, açtığı İttihad Yayınlarına yardımcı olduk. Hattâ ben “Kemalizm ve İslâmiyet” isimli kitâbımı te’lîf ücreti almadan kendisine verdim. Fakat, bu arada biz Molla Muhammed hocanın derslerine katılmaya başlayınca, Zeybek birdenbire bize amansız bir düşman oldu. Bu düşmanlığı zaman geçtikçe şiddetlendi. Tahşiye Kumpası da’vâsında Emniyet Genel Müdürlüğünden mahkemeye gelen resmî raporları görünce kanımız dondu.
Darbe borazanı muhbir imam Selahaddin Yurtlu, Zeybek’e giderek aleyhimize tezvîrâtta bulunmuş. Zeybek bu tezvîrâtı muhbir Rüştü Tafral’la berâber dosya hâline getirip bütün mutlak vekil abilere götürmüş; onların da onayını alarak dosyayı Abdülkadir Badıllı’ya teslîm etmiş. Badıllı da o yalan ve iftiraları hakaretli bir üslubla “İfhamname” adında risale olarak hazırlamış. Mesut Zeybek bunu İttihad Yayınları olarak tab’ ettirmiş. Basın savcılığına verilmeyen bu mevkute korsan basılarak belli kimselere dağıtılmış.
İşte bu mevkute, Fetö örgütünün 2010 başında bize yaptığı operasyonun tek delili olarak kullanıldı. Molla Muhammed’e ve Mustafa Kaplan’a ismen saldırarak en ağır hakaretleri yapan Badıllı, bu mevkutede Pensilvanya Kardinalini ise göklere çıkarıyordu. Fetönün avukatları ve sanıklar, mahkeme boyunca İfhamname üzerinden bize saldırdılar. Hulâsa:
Paralel Nurculuk Yapılanmasının o gün hayatta olan bütün abileri, bize karşı İttihad Yayınlarını kullanarak, Fetö örgütü ile işbirliği yapmışlardır! Bu gerçeği hiç kimse örtemez; Emniyet Genel Müdürlüğünün resmî raporları mahkeme tutanaklarına geçmiştir. Neticede hukuk o varakpareyi delil olarak kabul etmemiş, bize kumpas kuran PDY mensubları mahkûm edilmiştir. Fakat, Fetö örgütü ile işbirliği yapan, muhbirlik eden PNY’ci yedek Fetö ekibinin üzerine gidilmemiştir.
Ülkede yeni bir 15 Temmuz düşünen Fetönün yurt dışındaki sahibleri, son zamanlarda bütün uyuyan hücreleri harekete geçirdiler. Dinî gruplarda ve bilhassa Nurculuk câmiasında kaynama başladı. Biz bu hareketliliği sezince, PNY’nin kalbine taarruz başlattık, ÖHD adına bu câmiayı 5. Kol fidanlığına çeviren kripto Fetöcü yapının temeline vurduk. Nurcuların içindeki kriptolar birden su yüzüne çıktı. Bu sayfalarda cemaziyelevvellerini ortaya çıkardığım Süleyman Yasin Akdeniz, Ali Kemal Pekkendir, Selahattin Yurtlu, Mehmet Nuri Turan, Ünal Türkal, Mehmet Orakçıoğlu, Hüseyin Yılmaz, Abdülhamid Doğan vb isimler içinde en dikkat çekeni Ali Kemal Pekkendir efendidir.
Bu Ali Kemal Pekkendir, saldırılarında hep İttihad Yayınlarını ve kıp kızıl Fetö muhabbeti kaynayan İfhamname’yi kullanıyor. Zeybek ölünce sanırım Yayınevi bu bayın uhdesinde kalmış. Ankara’da bir ara Kurdoğlu grubunda kalan, ama oradan refüze edilen bu kişi, İstanbul’da Rüştü Tafral grubuna sızıyor. Karanlık bir mazisi olan Pekkendir, Fetönün kara para aklayan bir şirketinde çalışan, Fetönün medya merkezi Zaman gazetesinde aile boyu röportajı çıkabilecek kadar o grupça i’tibarlı bir elemandır. Şimdi ise PNY’nin içindeki değişik grupların kripto provakatörleriyle Tahşiye’nin üzerine hücum etmekte ve yine 12 sene önceki meşhur İfhamname’yi tekrar kullanmaktadır. Tek farkla, Badıllı’nın Fetö elebaşını yere göğe sığdıramayan paragraflarını çıkararak sahtekârlık yapmış; aklısıra delilleri karartmış!
Bütün bu bilgileri niçin yazdım? Bu kişi ve şu an işbirliği yaptığı tescilli kripto Fetöcüler yeni bir 15 Temmuz’un parkelerini döşüyorlar. Bunların zevzek imamları “18 Ağustos” diyerek hareket gününü bile deklare ediyor. PDY’nin yedek takımı olan PNY’ye bir operasyon yapılmasını önlemek için de hedef şaşırtıyorlar. Yeni çatışmaların ocağına benzin taşıyorlar.
Adalet Bakan Yardımcısı sayın Hasan Yılmaz, Tahşiye Kumpası da’vâsının iddianamesini hazırlayan isim olarak benim yazdıklarımı en iyi anlayan kişidir. Yalan, iftira ve provakasyonlarla sosyal medyada fitne çıkaran bu kripto Fetöcülere uzun zamandır dikkat çektiğimi elbette ilgili birimler izliyorlar. Şimdi sayın Yılmaz’a alenen suç duyurusunda bulunuyorum. Tahşiye Kumpası da’vâsında yarım kalan bir safha tamamlanmalı; suça iştirâki tesbit edilmiş ve hâlen Fetöcülerle birlikte Tahşiye’ye, Molla Muhammed’e ve Mustafa Kaplan’a tahrikkâr ifadelerle saldıran bu kripto Fetöcüler hukuk önünde hesâb vermelidirler, ilgili birimler artık duruma el koymalıdır. Mustafa Kaplan ve arkadaşlarının eli buraya kadar uzanıyor; gerisi devletimize kalmıştır; arz ederim efendim.

KUTU:

FETÖ, TAHŞİYE DAVASINI ULUSLARARASI HALE GETİRİP, ERDOĞAN’I
TERÖRE DESTEK VERME İDDİASIYLA YARGILATMAYI PLANLIYOR

15 Temmuz 2016 gecesi darbe bastırıldıktan sonra ilk kez kameraların karşısına geçen örgüt lideri Fetullah Gülen, Tahşiye Yayınevi’nin El-Kaide’nin Türkiye yapılanması olduğu iftirasını atarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu grubun mağduriyetini gidermesini “teröre destek” suçu olarak tanımlamıştı. Hatta FETÖ’nün operasyon yaptığı MİT TIR’larının da Tahşiye’ye destek için gönderildiği gibi akıl ötesi bir iddiada da bulunmuştu.

İşte FETÖ için Tahşiye davasının ne anlama geldiğini gösteren Gülen’in o konuşması:

Bir FETÖcü muhabir kılığıyla 15 Temmuz darbesinin hemen ardından şu çanak soruyu sormuş ve Gülen, bugün de sürdürdükleri kumpasın şablonunu şu şekilde ifade etmişti:

Soru: Erdoğan hükümeti ile alakalı, IŞİD örgütüne arka planda destek çıktıkları ile ilgili medyada bir şeyler yazıldı çizildi söylendi. Onların bu örgütlerin tamamen karşısında olduğunu ve bu örgütlere karşı şu anda savaş veren dünyadaki bu ittifakla birlikte hareket ettiklerini, onlardan taraf olduklarını düşünüyor musunuz?

Gülen: Zannediyorum bu mesele üm dünya tarafından IŞİD’in bir terör örgütü, daha evvel El Kaide’nin bir terör örgütü ve Türkiye’deki uzantısı Tahşiye’nin bir terör örgütü olduğu kamuoyunca bilineceği ana kadar onlarel altından yardım ediyorlardı. O TIR’lar meselesinde de esasen o söz konusuydu. Onu askerler yakalamışlardı, silah doluydu, silah götürülüyordu.”

https://youtu.be/l-1A1ZQUAFA

KRİPTO FETÖCÜLER KUPÜR GÖNDERİYOR, FETÖCÜ CASUS
ABDULLAH BOZKURT TAHŞİYE’Yİ HEDEF GÖSTERİYOR!

FETÖ’NÜN HEDEFİNDE BİLAL ERDOĞAN, MUSTAFA ŞENTOP VE
METİN KÜLÜNK DE EL-KAİDE DESTEKÇİSİ OLARAK HEDEFE KONDU!

ABD Başkanlığına Joe Biden’ın seçilmesi sonrası yeni kumpas planları içine giren FETÖcüler, Tahşiye, Tevhid-Selam ve 17-25 Aralık kumpas davalarını bu kez uluslararası mahkemeler eliyle yeniden canlandırmaya çalışıyor.
Firari FETÖcü Abdullah Bozkurt, Tahşiye Yayınevi okuyucuları arasında bulunan ve bu yüzden FETÖ’cü belediye yetkilileri tarafından 2010 kumpası sonrası Küçükçekmece Belediyesi’ndeki işinden kovulan Murat Özdemir adlı vatandaşın fotoğraflarını terör örgütü bağlamında kullanıyor. Küçükçekmece’de 2001 yılından beri AK Parti’nin üyesi olduğunu belirten Özdemir“Her seçim döneminde partimizin vekil, bakan ve yöneticileri ile birlikte oluruz, mitingler yaparız. Kitap fuarlarını da ziyaret ederim. Tahşiye’nin standını da ziyaret ettim. Bu fotoğraflarla, FETÖ tarafından terör örgütü iftirası attıkları Tahşiye Yayınevi ve Mustafa Kaplan ile Bilal Erdoğan ve AK Parti’li yetkililer arasındaki irtibat noktası ve sanki kurye imişim gibi lanse ediliyorum.” dedi.
İşte Abdullah Bozkurt’un Nordic Monitor adlı twitter adresinden paylaştığı tweet’ler: